--Polis Mesleği--
Türk Polis Teşkilatının kuruluş tarihi olarak Osmanlı Devleti tarafından kurulmuş olan ilk polis biriminin kuruluş tarihi olan 10 Nisan 1845 tarihi kabul edilmekte ve her yıl teşkilat tarafından kutlanmaktadır.
Polis terimi, kökeni Yunanca ve Latince olan bir kelimedir. Yunanca-Latince politika kelimelerinden türemiştir. Eski Yunanlılar kendi şehir devletlerine polis ismini vermişlerdir. Polis kelimesi, kuruluşu bulunduğu yerde kamu düzen ve güvenliğini koruyan, yasaların adil ve eşit bir şekilde uygulanmasını sağlayan teşkilat, kolluk, zabıta, şehirde güvenliği sağlamakla yükümlü kişiler anlamında kullanılmıştır. Polis kelimesinin yerine emniyet deyimi de kullanılmaktadır.
Polis, görevi itibariyle; asayişi, amme, şahıs tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini koruyan, halkın ırz can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eden, yardım isteyenlere, yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eden, kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapan silahlı icra ve inzibat kuvvetidir.
Genel olarak polis, bir ülkenin sükûn, güvenlik ve düzenini sağlamak ve korumakla görevlidir. Bunu yerine getirirken önceden belirlenmiş müeyyidelere uymakla yükümlü ve hükümet tarafından alınan ve yerine getirilmesi istenen kararların icrasını sağlamakla görevlidir.
Polis yasasına göre polisin görevi, hukuk ve ve toplum düzenini güvence altına almak, asayişi ve güvenliği sağlamak, aynı zamanda suç işlenmesini önceden engellemek, işlenen suçları günışığına çıkartmak ve yargı makamlarına yargıya hazır olacak biçimde ulaştırmaktır.
Türk Polis Teşkilatının kuruluş tarihi olarak Osmanlı Devleti tarafından kurulmuş olan ilk polis biriminin kuruluş tarihi olan 10 Nisan 1845 tarihi kabul edilmekte ve her yıl teşkilat tarafından kutlanmaktadır.
Polis terimi, kökeni Yunanca ve Latince olan bir kelimedir. Yunanca-Latince politika kelimelerinden türemiştir. Eski Yunanlılar kendi şehir devletlerine polis ismini vermişlerdir. Polis kelimesi, kuruluşu bulunduğu yerde kamu düzen ve güvenliğini koruyan, yasaların adil ve eşit bir şekilde uygulanmasını sağlayan teşkilat, kolluk, zabıta, şehirde güvenliği sağlamakla yükümlü kişiler anlamında kullanılmıştır. Polis kelimesinin yerine emniyet deyimi de kullanılmaktadır.
Polis, görevi itibariyle; asayişi, amme, şahıs tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini koruyan, halkın ırz can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eden, yardım isteyenlere, yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eden, kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapan silahlı icra ve inzibat kuvvetidir.
Genel olarak polis, bir ülkenin sükûn, güvenlik ve düzenini sağlamak ve korumakla görevlidir. Bunu yerine getirirken önceden belirlenmiş müeyyidelere uymakla yükümlü ve hükümet tarafından alınan ve yerine getirilmesi istenen kararların icrasını sağlamakla görevlidir.
Polis yasasına göre polisin görevi, hukuk ve ve toplum düzenini güvence altına almak, asayişi ve güvenliği sağlamak, aynı zamanda suç işlenmesini önceden engellemek, işlenen suçları günışığına çıkartmak ve yargı makamlarına yargıya hazır olacak biçimde ulaştırmaktır.
28 Mart 2012 Çarşamba
27 Mart 2012 Salı
ZİYA GÖKALP
-Ailesi-
Ziya Gökalp 23 Mart 1876'da, yerel bir gazetede çalışan memur Çermikli Tevfik Bey'in oğlu olarak Diyarbakır Çermik'te dünyaya geldi. Annesi Zeliha Hanım’dır . 16. yüzyıla kadar Araplar ve Farslar egemenliğinde olan Diyabakır sonradan Türk, Kürt ve Ermeni toplulukların millî çekişmeleri ile şekillenmiştir. Bu kültürel ortamın onun millî benliğine etki ettiği öne sürülmüştür. Sonraları, siyasi düşmanları onun Kürt kökenli olduğunu öne sürdüğünde, Gökalp, babası tarafından Türk ırkına sahip olduğundan emin olduğunu ama aslında bunun önemsiz olduğunu belirtmiştir. "Sosyolojik çalışmalarımdan öğrendim ki milliyet, eğitime dayalıdır". Bazı tarihçiler buna rağmen onu Kürt asıllı olarak tanımlamışlardır.
-Öğrencilik Yılları-
Eğitimine doğduğu yer olan Diyarbarkır’da başladı. 1886’da Mektebi Rüştiye-i Askeriyye’ye (Askeri Lise) girdi; özgürlük düşüncesini ilk defa bu okuldaki hocası Kolağası (Önyüzbaşı) İsmail Hakkı Bey aşıladı. Askeri rüştiyenin son sınıfında iken babasını kaybetti.1890’da amcası Müderris Hacı Hasip Bey’den geleneksel İslam ilimleri ile ilgili ders almaya başladı. Öğrenimine İstanbul’da devam etmek istediyse de bu imkânı bulamayınca 1891’de Diyarbakır’da İdadi Mülkiye’nin(Sivil Lise) ikinci sınıfına kaydoldu. Son sınıfta öğrenci iken “Padişahım Çok Yaşa” yerine “Milletim Çok Yaşa” diye bağırması, hakkında soruşturma açılmasına yol açtı. O sırada okul süresinin beş yıldan yedi yıla çıkması üzerine 1894’te okuldan ayrıldı.
Liseden ayrıldıktan sonra amcasından Arapça ve Farsça dersleri aldı. Tasavvufla ilgilendi. Fransızca öğrenmeye başladı. Diyarbakır’daki kolera salgını nedeniyle bu şehirde görevlendirilen Doktor Abdullah Cevdet Bey ile tanıştı, fikirlerinden etkilendi. Ekonomik sıkıntılar yüzünden öğrenimine devam etmek için İstanbul’a gidememesi, ailesinin evlenmesi için baskı yapması gibi nedenler 18 yaşındaki Mehmet Ziya’yı intihara sürüklediİntihar girişiminin sebebi olarak idadideki hocası Dr. Yorgi Efendi’den aldığı felsefe eğitimi ve ailesinin verdiği dini eğitim arasında yaşadığı çatışma da gösterilmektedir. Kafasına sıktığı kurşun, güç koşullar altında yapılan morfinsiz bir ameliyatla çıkarıldı. Ameliyatı gerçekleştiren Dr. Abdullah Cevdet Bey ve Diyarbakır’da bulunan genç bir Rus operatördü. İntihar girişiminden sonra kendisini tekrar okumaya verdi. Özgürlüğe düşman olanlara çatan pek çok şiir yazdı.
1896'da , Erzincan Askeri Lisesi’nde öğrenci olan kardeşi Nihat sayesinde Harp Okulu öğrencileri ile birlikte İstanbul'a giden Gökalp, ücretsiz olduğu için Baytar Mektebi'ne kaydını yaptırdı. Buradaki öğrenimi sırasında ülkedeki özgürlük hareketine katılmış insanlarla tanışmak için gayret gösterdi; İbrahim Temo ve İshak Sükûti ile görüştü. Jön Türkler’den etkilendi. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı.
Ziya Gökalp 23 Mart 1876'da, yerel bir gazetede çalışan memur Çermikli Tevfik Bey'in oğlu olarak Diyarbakır Çermik'te dünyaya geldi. Annesi Zeliha Hanım’dır . 16. yüzyıla kadar Araplar ve Farslar egemenliğinde olan Diyabakır sonradan Türk, Kürt ve Ermeni toplulukların millî çekişmeleri ile şekillenmiştir. Bu kültürel ortamın onun millî benliğine etki ettiği öne sürülmüştür. Sonraları, siyasi düşmanları onun Kürt kökenli olduğunu öne sürdüğünde, Gökalp, babası tarafından Türk ırkına sahip olduğundan emin olduğunu ama aslında bunun önemsiz olduğunu belirtmiştir. "Sosyolojik çalışmalarımdan öğrendim ki milliyet, eğitime dayalıdır". Bazı tarihçiler buna rağmen onu Kürt asıllı olarak tanımlamışlardır.
-Öğrencilik Yılları-
Eğitimine doğduğu yer olan Diyarbarkır’da başladı. 1886’da Mektebi Rüştiye-i Askeriyye’ye (Askeri Lise) girdi; özgürlük düşüncesini ilk defa bu okuldaki hocası Kolağası (Önyüzbaşı) İsmail Hakkı Bey aşıladı. Askeri rüştiyenin son sınıfında iken babasını kaybetti.1890’da amcası Müderris Hacı Hasip Bey’den geleneksel İslam ilimleri ile ilgili ders almaya başladı. Öğrenimine İstanbul’da devam etmek istediyse de bu imkânı bulamayınca 1891’de Diyarbakır’da İdadi Mülkiye’nin(Sivil Lise) ikinci sınıfına kaydoldu. Son sınıfta öğrenci iken “Padişahım Çok Yaşa” yerine “Milletim Çok Yaşa” diye bağırması, hakkında soruşturma açılmasına yol açtı. O sırada okul süresinin beş yıldan yedi yıla çıkması üzerine 1894’te okuldan ayrıldı.
Liseden ayrıldıktan sonra amcasından Arapça ve Farsça dersleri aldı. Tasavvufla ilgilendi. Fransızca öğrenmeye başladı. Diyarbakır’daki kolera salgını nedeniyle bu şehirde görevlendirilen Doktor Abdullah Cevdet Bey ile tanıştı, fikirlerinden etkilendi. Ekonomik sıkıntılar yüzünden öğrenimine devam etmek için İstanbul’a gidememesi, ailesinin evlenmesi için baskı yapması gibi nedenler 18 yaşındaki Mehmet Ziya’yı intihara sürüklediİntihar girişiminin sebebi olarak idadideki hocası Dr. Yorgi Efendi’den aldığı felsefe eğitimi ve ailesinin verdiği dini eğitim arasında yaşadığı çatışma da gösterilmektedir. Kafasına sıktığı kurşun, güç koşullar altında yapılan morfinsiz bir ameliyatla çıkarıldı. Ameliyatı gerçekleştiren Dr. Abdullah Cevdet Bey ve Diyarbakır’da bulunan genç bir Rus operatördü. İntihar girişiminden sonra kendisini tekrar okumaya verdi. Özgürlüğe düşman olanlara çatan pek çok şiir yazdı.
1896'da , Erzincan Askeri Lisesi’nde öğrenci olan kardeşi Nihat sayesinde Harp Okulu öğrencileri ile birlikte İstanbul'a giden Gökalp, ücretsiz olduğu için Baytar Mektebi'ne kaydını yaptırdı. Buradaki öğrenimi sırasında ülkedeki özgürlük hareketine katılmış insanlarla tanışmak için gayret gösterdi; İbrahim Temo ve İshak Sükûti ile görüştü. Jön Türkler’den etkilendi. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı.
20 Mart 2012 Salı
ATASÖZÜ
--Gören gözün hakkı vardır.--
Kendisinden faydalanılan, elde de yeterince bulunan, başkalarında bulunmayan yiyecek ya da imrenilecek bir şeyden gören kimselere de mümkünse vermek gerekir. Çünkü göz görünce gönülde o şeyi arzu eder.
Kendisinden faydalanılan, elde de yeterince bulunan, başkalarında bulunmayan yiyecek ya da imrenilecek bir şeyden gören kimselere de mümkünse vermek gerekir. Çünkü göz görünce gönülde o şeyi arzu eder.
18 Mart 2012 Pazar
PAPAĞAN
--Papağan--
Papağan, Psittaciformes (papağansınlar) takımını oluşturan kıvrık gagalı, etli ve kalın dilli, parlak tüylü, sıcak yerlerde yaşayan kuş türlerine verilen ad.Yaşadığı yerler: Afrika, Amerika, Asya ve Okyanusya’nın tropikal orman bölgelerinde. Özellikleri: Kıvrık gagalı, etli ve kalın dilli, parlak tüylü, sıcak memleket kuşları. Tırmanma anında gagalarını üçüncü bir ayak gibi kullanırlar. Taklit kabiliyetleri yüksek hayvanlardır. Ömrü: 60-100 yıl. Çeşitleri: 300’den fazla türü vardır. Kakadu, jako, lori, dudu, makav (ara), muhabbet kuşu meşhurlarıdır.
-Mavi Makav-
SİNCAPLAR
--Sincaplar--Vücudunun üst kısmı açık sarıdan kırmızımsı kahverengine ve siyaha kadar değişir. Alt tarafı tamamen beyazdır. Kışın, kıl uçlarında siyah pigment miktarı artar. Bu nedenle kırmızı renkte olanlar, kışın daha koyu görünür. Kuyruktaki tüyler uzundur ve kuyruklarını kıvırıp sırtlarına değdirebilirler. Gözleri iri ve patlaktır. Kulakların ucunda (kışın daha fazla) tüy demeti bulunur. Arka ayakları daha uzun ve daha güçlüdür. Boyları 18-25 cm, kuyrukları 14-20 cm arasındadır ve 280-480 gram ağırlığındadırlar.


Zürafalar
--Zürafa--
Zürafa, Orta Afrika'da. Özellikleri: Karada yaşayan en uzun boylu memeli. Yerden yüksekliği 4-5 metredir. Ağaç yaprakları ve filizlerle beslenir. Ömrü: 25-30 yıl. Çeşitleri: İki türü vardır. Lekeli zürafa (G.camelopardalis), Ağlı zürafa (G.reticulata).
Zebralar
--Zebra--
Zebralar siyah ve beyaz çizgili postlarından ötürZebra, atgiller (Equidae) familyasını oluşturan tek cins Equus'un Hippotigris alt cinsinde sınıflanan canlı türlerinin ortak adıdır. Atın yakın akrabalarından olan ü kolayca tanınırlar. Yalnız Afrika'da bulunan bu hayvanlar seyrek ağaçlı ve otlarla kaplı açık alanlarda yaşarlar ve sık sık antiloplarla birlikte sürüler oluştururlar. Zebralar, tıpkı atlarda olduğu gibi, yele denilen saçlara sahiptirler.
Köpekler
--Köpekler--
Köpekler doğdukları andan itibaren insanlara karşı sevgi duyarlar. Bu şekilde dünyaya gelen tek hayvan türü köpektir.
Bu nedenle siz köpeklere yakınlık göstermeseniz de onlar sizi çoktan benimsemiştir. Yeni aldığınız köpeğiniz sahibi olduğunuzu hissettiği andan itibaren kokunuzu benimsemiştir. Bulunduğu mekanlarda özellikle sizin eşyalarınızın üzerine uyumayı tercih eder. Sizin kokunuz onu rahatlatır.
Annesinden yeni ayrılmış olan köpek sahibini en yakın dostu olarak görmektedir. Köpeklere davranışlarını kontrol edebilmeleri için yardım ettiğiniz taktirde sizin sadık dostunuz olmamaları için hiç bir neden kalmayacaktır.
Köpek pedagojisi artık bu aşamada size yardımcı olmaya başlıyor. Pedagoji uzmanları köpeklerin gelişim sürecini takip altına alarak köpeklerin yönlendirmeye çalışırlar.
Köpekler doğdukları andan itibaren insanlara karşı sevgi duyarlar. Bu şekilde dünyaya gelen tek hayvan türü köpektir.
Bu nedenle siz köpeklere yakınlık göstermeseniz de onlar sizi çoktan benimsemiştir. Yeni aldığınız köpeğiniz sahibi olduğunuzu hissettiği andan itibaren kokunuzu benimsemiştir. Bulunduğu mekanlarda özellikle sizin eşyalarınızın üzerine uyumayı tercih eder. Sizin kokunuz onu rahatlatır.
Annesinden yeni ayrılmış olan köpek sahibini en yakın dostu olarak görmektedir. Köpeklere davranışlarını kontrol edebilmeleri için yardım ettiğiniz taktirde sizin sadık dostunuz olmamaları için hiç bir neden kalmayacaktır.
Köpek pedagojisi artık bu aşamada size yardımcı olmaya başlıyor. Pedagoji uzmanları köpeklerin gelişim sürecini takip altına alarak köpeklerin yönlendirmeye çalışırlar.
7 Mart 2012 Çarşamba
-ÇEVRE KİRLENMESİN DİYE-
Çevreni hiç kirletme,
Kirletene de dur de,
Hayvanlarımız ölmesin,
Çevre kirlenmesin diye….
Çevreni düşün biraz da,
At çöpü çöp kutusuna,
Saygı duy hep ağaca,
Çevre kirlenmesin diye…
Akan suyu bitirme,
Çöpleri atma denize,
Tükürme hiç caddelere,
Çevre kirlenmesin diye…
Çevreyi kirletme ki,
Temiz olsun Dünya’mız,
Gelecek nesli düşün,
Çevre kirlenmesin diye…
YAZAR:Elif Aydınlık Kaynak:http://www.antoloji.com/cevre-kirlenmesin-diye-siiri/
Tatil bitti
Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur. İspanya kıyılarında bir otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir aylık bir rezervasyon yaptırır. Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu okuyan işadamı, tatilini geçirdiği otelin yöneticisinin yanına gider. "Ne yazık ki tatil sona erdi..." Yönetici şaşırır ve üzülür. "Ama beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?" İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir: "Evet bir ay kalacağım, ama tatil bitti. Karım işinden izin almayı başarmış ve iki gün sonra burada olacakmış..."
3 Mart 2012 Cumartesi
Kayseri
ŞEHİRİN ADI:KAYSERİ
1.Bu şehiri duyunca akla il gelen şey?
Cevap:Kayseri Mantısı.
2.Gezilecek tarihi yerleri?
Şahmelik Kalesi: Develi ilçesinin Şahmelik köyü yakınlarındadır. Romalılar döneminde yapılan kale, Bizanslılar tarafından da kullanılmıştır. Günümüzde harab vaziyettedir.
Develi Kalesi: Develi ilçesinin batısında sarp kaya üzerine
1.Bu şehiri duyunca akla il gelen şey?
Cevap:Kayseri Mantısı.
2.Gezilecek tarihi yerleri?
Şahmelik Kalesi: Develi ilçesinin Şahmelik köyü yakınlarındadır. Romalılar döneminde yapılan kale, Bizanslılar tarafından da kullanılmıştır. Günümüzde harab vaziyettedir.
Develi Kalesi: Develi ilçesinin batısında sarp kaya üzerine
yapılmıştır. Harab vaziyettedir.
3.Şehirin adını duyunca akla gelen yemekler?
Mantı,pastırma,sucuk,Pastırmalı börek,Tepsi mantısı,Kayseri köftesi,Avcı böreği,çemen.
4.Derdim var benim,Al bostancı bir bostan ver,Allı yemeni
Yapan:Metehan Kayalı Kaynak:http//www.turkuyurdu.com/yoreler/kayseri-yoresi-turkuleri.htm
3.Şehirin adını duyunca akla gelen yemekler?
Mantı,pastırma,sucuk,Pastırmalı börek,Tepsi mantısı,Kayseri köftesi,Avcı böreği,çemen.
4.Derdim var benim,Al bostancı bir bostan ver,Allı yemeni
Yapan:Metehan Kayalı Kaynak:http//www.turkuyurdu.com/yoreler/kayseri-yoresi-turkuleri.htm
--Kayseri Ercies--
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)